Opal – Bazen

Söylenecek pek söz yok aslında; Hayat bazen…Sevgili Dostum Akın milyonlarcamızın özetini çıkartıp sözlere, müziğe dökmüş. Gözlerinizi kapatıp dinleyin.

[soundcloud params=”show_comments=true&auto_play=false&color=ff7700″ width=”100%” height=”81″ url=”http://api.soundcloud.com/tracks/41156263″  iframe=”false” /]

Bazen
Bazen kabusundur gerçekler
Sanrılarla gövdelenen
Bildiğim kelimeler
Canını acıtan küçük cehennemler

Bazen dualar aldanışa hazırlar
Sonsuz bir an
Bir şakanın sığabildiği kadar

Bazen kabusa dönüşür gerçeğin
Hayaletler için bir sunaktır, yüzün gözlerin
Bazen ter içinde yüzer düşlerin
Dikenlerden kan içinde kalır ellerin
Uçurumundayım dudağının gölgesinin

Söz – Müzik Akıp Çalap

DYAAKP kategorisine gönderildi

Pati Yang – All That Is Thirst

Aranızda izleyen varsa Lost Girl Dizisinin ilk sezonun 9. bölümünde Kenzi’nin(Ksenia Solo) aşık olduğu Fae’in ölmesine dayanamayıp ağlıyordu. İşte tam o sahnede çalan parçanın adı  All That is thirst. Pati Yang(Particia Hilton) genelde elektronik parçalar yapan bir hatun kişi. Bu parçanın peşine düştükten sonra diskografisini indirdim ama pek de dişime dokunur bir şey bulamadım. Her ne kadar klibi Lady Gaga kıvamında olsa da bu parça beni alır götürür buralardan.

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=lxoyqFcaAWE]

DYAAKP kategorisine gönderildi

This mess we’re in PJ Harvey – Thom York

DYAAKP listeme adını veren parçamız bu. Teşekkür ederim Bahar 🙂

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=5i1BOy8_KIc]

 

Sözleri

can you hear them?
the helicopters?
i’m in new york
no need for words now
we sit in silence
you look me
in the eye directly
you met me
i think it’s wednesday
the evening
the mess we’re in and

the city sun sets over me

night and day
i dream of
making-love
to you now baby
love-making
on-screen
impossible dream
and i have seen
the sunrise
over the river
the freeway
reminding
of this mess we’re in and

the city sun sets over me

what were you wanting?
i just want to say
don’t ever change now baby
and thank you
i dont’ think we will meet again
and you must leave now
before the sunrise
above skyscrapers
the sin and
this mess we’re in and

the city sun sets over me

DYAAKP kategorisine gönderildi

Tam 13 yıl oldu vurdumduymazlığa devam ediliyor

17 agustosTam 13 yıl önce babam ile rakılarımızı içip dertleştikten sonra yataklarımıza geçmiştik. Rüyamda deprem olduğunu gördüm. O zaman kadar büyük bir depremi hiç yaşamadığım için merak ediyordum. Birden uyandım demek böyle oluyormuş dedim kalkıp soğuk bir su içtim kimsenin başına gelmemesini diledim. Lavaboya gidip yüzümü yıkarken birden sallanmaya başladık. Hala uyanamadım mı yoksa diye kendime tokat atmaya çalışırken dengemi kaybedip düştüm. Bir yandan sarhoş mu oldum diye düşünürken babamı uyandırmaya çalışıyordum. Babam herzamanki umursamazlığıyla yok deprem filan olmuyor sarhoş oldun sen derken mutfaktaki tabak çanakların sesine uyandı. Birbirimize bakıp “iyi ama ne yapacağız” dedik. Kendimizce güvenli yerde bekleyip depremin durmasını bekledik. Giyinip elimize fenerleri cep telefonumuzu alıp sokağa indik. bir kaç dakika içinde önce elektrikler kesildi, sonra cep telefonları çalışmaz oldu. Bir polis memuru ışıldağımızı almadan önce o saatte canlı yayın yapan Radyo Marmara’yı bulmuştuk. Spiker durmadan yardım istiyordu çevre illerde dinleyen varsa İstanbul’da taştaş üzerinde kalmadığından bahsediyordu. Polis ışıldağı elimizden aldı. Sabaha kadar uyumayıp yoğurtçu parkında sabahladık. Herkes birilerinden haber almaya çalışıyordu. Sabah olup işe gittiğimizde depremin etkilerini anladık. İzmit çevresinde 21 arkadaşımı kaybettim. Bazı arkadaşlarım ailesini ya da büyük bölümünü kaybetti.O dönemlerde televizyonlarda hemen hergün deprem profesörlerinin tartışmaları vardı. Hatta Kandilli rasathanesinin web sitesi en çok ziyaret edilen ikinci site olmuştu.

Sonra komplo teorileri üretirken bir yandan depremzedelere yardımlar toplayıp ulaştırmak için çalıştık. Üzerinden biraz zaman geçti bu belirli yerlere deprem konteynerleri yerleştirildi. Zorunlu deprem sigortası üretildi. Konteyneler bir süre sonra kaldırıldı. Çatlakların üzerleri sıvanarak evler yeniden satışa çıkarıldı. Depremde en güvenli yerler belirlenerek toplu konutlar yapıldı rant sağlandı. Deprem sigortaların paralarıyla duble yollar yapıldı. Herkesin beklediği İstanbul depremi için kentsel dönüşüm zırvalığının dışında hiçbirşey yapılmadı. Hatta Olası depremde çadırların kurulacağı bölgelerin imara açıldığını öğrendik. Yine de sesimiz çıkmadı.

Henüz Van depreminin yaralarını sar-a-madan başımıza gelen en büyük depremden hala ders alıp birşeyler yapamadık. En küçük yağmurda bile yollarımız tıkanıyor. İkinci Boğaz Köprüsündeki çalışma nedeni ile yollarımız tıkalı. Trafiğe sözüm ona çözüm olarak sunulan Metrobüs hattında en ufak sorunda binlerce İstanbul’lu yolda kalıyor. Şu anda bir deprem olsa İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna geçmek neredeyse imkansız olacak. Bütün bunların planlarını yapmakla sorumlu kişiler İstanbul’un dört bir yanına lale ekmekle meşgul. Bu ülke kendi insanlarının kanı ile beslenmeye devam ediyor.

Genel kategorisine gönderildi

Gerçeğe Çağrı – Total Recall

Bazı şarkıların yeniden düzenlenerek (cover) sunulmasına alışığız. Türkiye’de yeniden “cover” sadece yeniden söylemek olduğu zannedildiği için pek başarılı sonuçlar ortaya çıkmıyor. (Konuyu dağıtmadan belirtmek isterimki; Bence Türkiye’de yapılmış en iyi “cover” canımız ciğerimiz bi’taneciğimiz Aylin Aslım’ın yeniden düzenlediği aslında Teoman’ın sesledirdiği “Bazı Yalanlar”dır) Sinema’da da coverlamak son zamanlarda sık yapılan bir iş oldu. Elbette sayısız örnek var ama pek sevdiğim bir iş olmadığını söylemeliyim. Bu akşam üzeri eski Elif sinemaya gidelim mi dediğinde hem uzun zamandır görüşmediğimi hem de sıkıldığım için evet gidelim dedi. Aklımdaki film de Gerçeğe Çağrı idi aslında. İyi o zaman ben biletleri alıyorum deyince içim cız etmedi değil. Hele ki gideceğimiz sinema Cinemaximum, izleyeceğimiz film 35mm  olunca. Önce film dışındaki tatsızlıkları yazayım sonra filme geçerim. Neden Cinemaximum’a burun kıvırıyorsun diyecek olursanız eğer hemen herkesten duyduğunuz şeyleri sıralayacağım.
Okumaya devam et

Gün batımından şafağa

Bu absürd filmi az önce gecenin şanslı filmi seçtim. Ne olduğu konusunda hiç bir fikrim yoktu. İzlerken dumura uğradım. Hatta ilk bir kaç dakika sonra ara verip filmin künyesine baktım. Quentin Tarantino’nun yazmış, Robert Rodriguez’in yönetmiş, Geroge Clooney, Quentin Tarantino, Salma Hayek’in oynamış. Eğlenceli, bir o kadar da absürd bir vampir filmi. Filmin başında sıradan bir hırsız polis kaçış filmi gibi olsa da filmin ikinci yarısında absürdlükler başlıyor. 1996 yapımı filmi iyi ki o zamanlar sinemada izlememişim. Çünkü o zamanlar sinemaya para veriyordum. Ayak fetişistliğini hemen her filmde altını çizen Tarantino’yu kıskandığım söyleyebilirim. Salma Hayek’in muhteşem dansı ile Tarantino’ya ayak parmaklarından viski içtirdiği sahne.

Bu sahnedeki parça ise After Dark. Alışıla geldiği üzere buradan indirebilirsin.

Hit and Miss Müzikleri

Daha önce Tavsiye ettiğim Hit and Miss dizisinin müziklerini toplamaya başladım. Sizlerle paylaşmadan edemedim.7 parçalık bir özet. Daha sonra hemen her bölümdeki parçaları toplamaya çalışacağım.

 

 

  • ‘All For you’ by the Imelda May Band
  • ‘Comfort Me’ by Leslie Feist
  • ‘Dirty Horse’ by Gram Rabbit
  • ‘Colours’ by Grouplove
  • ‘Save my soul’ by Extreme Music
  • ‘Find my Way’ by Robin Loxley & Jay Hawke (Extreme Music)
  • ‘Fragile Bird’ by Dallas Green ( City & Colour )

Öl Lütfen

Ense köküne bir balyoz iner felç olursun, cebinden bir sigara daha çıkartıp yakamazsın. Hayat orada durur senin için durur. Herşey akar sen durursun. Sen durursun hayatın tüm pislikleri boğazından geçer…

Burnundan kanla karışık “neden?” sorusu damlar. Hiç bir nedeni yoktur bazen. Bazen de sebebi çoktur. Biraz zaman geçer aklından atamazsın onu. Bu sahne gelir aklına. Başına ağrılar saplanır. Ağrıları daha derine gömmek için kafanı duvarlara vurursun. Sonra uzun zamandır sırtını döndüğün tanrına yalvarmak zor gelir. Gözleri, dudakları, teni gelir aklına kalbin hıçkırıklara boğulur. Onunla konuşursun içinden İki kelimelik koca koca kalın ciltli bir roman kadar ağır bir istek;

–  “Öl lütfen!”
Ben seni öldüremedim lütfen kendin öl!

 

Ekran görüntüsü Shameless SE02E2

Genel kategorisine gönderildi