Gerçeğe Çağrı – Total Recall

Bazı şarkıların yeniden düzenlenerek (cover) sunulmasına alışığız. Türkiye’de yeniden “cover” sadece yeniden söylemek olduğu zannedildiği için pek başarılı sonuçlar ortaya çıkmıyor. (Konuyu dağıtmadan belirtmek isterimki; Bence Türkiye’de yapılmış en iyi “cover” canımız ciğerimiz bi’taneciğimiz Aylin Aslım’ın yeniden düzenlediği aslında Teoman’ın sesledirdiği “Bazı Yalanlar”dır) Sinema’da da coverlamak son zamanlarda sık yapılan bir iş oldu. Elbette sayısız örnek var ama pek sevdiğim bir iş olmadığını söylemeliyim. Bu akşam üzeri eski Elif sinemaya gidelim mi dediğinde hem uzun zamandır görüşmediğimi hem de sıkıldığım için evet gidelim dedi. Aklımdaki film de Gerçeğe Çağrı idi aslında. İyi o zaman ben biletleri alıyorum deyince içim cız etmedi değil. Hele ki gideceğimiz sinema Cinemaximum, izleyeceğimiz film 35mm  olunca. Önce film dışındaki tatsızlıkları yazayım sonra filme geçerim. Neden Cinemaximum’a burun kıvırıyorsun diyecek olursanız eğer hemen herkesten duyduğunuz şeyleri sıralayacağım.

  1. Yüksek bilet fiyatları
  2. Çok çok uzun reklamlar
  3. Bakımsız sinema makineleri

Hadi ilk ikisini herkesin söylemesine alışıksınızdır ama bakımsız sinema makinesi de nereden çıktı diyebilirsiniz. Bu sektörde çalıştığım için biliyorum Cinemaximum 2 yıldır dijital sinema sistemine geçmek için sponsor (ya da VPF) arıyor. Bu arada da 35mm olan eski teknoloji için yatırım yapmıyor -ki bu gayet normal olsa da- elinizdeki makinelerin bakımını yapın bari dedirtiyor insanlara. Ses dijitalden Analoga düşmesini geçtim (çünkü onlarca kere oynamış filmin kopyasının üzerindeki ses izleri bozulmuş olması yüksek bir ihtimaldir) film inanılmaz şekilde titriyor. Bir Allahın kulu da yahu bu film neden titriyor diye sormuyor. ya da nasılsa değişecek deyip tamiratı ile ilgilenmiyor ya da bütçe ayrılmıyor. Fakat o kadar para veriyoruz size karşılığını istememiz gayet normal. El insaf!

35mm filmlere neden burun kıvırıyorum? aslında yukarıda da yazdığım gibi onlarca kere oynatılan 35mm kopyada çizikler seslerde bozukluklar oluşur. Bu da film zevkimizi eziyete çevirir. Bir de alt yazı sorunumuz var ki sormayın. 35mm filmlerde alt yazılar filmin üzerine genelde lazer ile yakılır. Bu yüzden pek fazla renk seçeneği olmadığı gibi font ve efekt eksikliğini de beraberinde getirir. Meler altyazının çevresine bordür eklenemez. Alt yazının denk geldiği alan beyaz ve parlaksa altyazılar okunamaz. Hepimizin bilgisayarında var olduğuna inandığım oynatıcı yazılımlarda bile font büyüklüğü, bordür gibi seçenekler varken ne yazık ki sinemada bu lüksten şimdilik mahrum kalıyoruz. Şimdilik dedim çünkü 1-2 sene içinde dijital sinemaya geçiş yapıldığında filmleri bi’milyon kere bile oynatsanız ses ve görüntüde en ufak bir sıkıntı olmayacak. Altyazılarda daha okunabilir fontlar kullanıldığı gibi Standart fon büyüklüklerinde ve bordür efekti kullanılabilecek. Neyse ki ben hazırladığım tüm filmlerde yönetmenin itirazı olmazsa altyazılarında hep bordür kullanıyorum 😉 .

Serzenişlerimden kurtulup filme başlayabiliriz. Gerçeğe Çağrı filmi gösterime girdiğinde ben ortaokuldaydım. Biri gerçeğe çağrı dediğinde ilk aklıma gelenler Arnold, 3 memeli hatun, Arnold’un güvenliği atlamk için taktığı kadın maskesi, direniş liderinin bir adamın göbeğinde olması ( Ninja kaplumbağalar’daki Brain geldi aklıma) ve Sheron Stone’u sayabilirim. Filme girerken Elif’in üzgünüm bu filmde 3 memeli hatun yok deyince çok üzülmüştüm. Neyseki 3 memeli hatun varmış. Zaten sadece o varmış onun dışında herşey değişik. Bu yüzden bu yeni Gerçeğe Çağrı’nın yeni bir film olduğu söylenebilir. Arnold’un olmayışına ilk başta üzülsem de Colin Farrell’ın Nicholas Cagevari bakışları ve Arnold’a göre cılız kaslarına rağmen filmi götürmüş. Elbette Underwolrd’den hatırladığım Kate Beckingsale’in güzel yüzü ve aksiyonlu sahnelere oldukça yakıştığını unutmamak lazım. Jessice Biel’in aksiyondan uzak masum güzelliği ise ablacım senin ne işin var aksiyonla sen daha durağan filmlerde oynamalısın dedirtmiyor değil. Filmde geleceğin teknolojisi olan cam platforumu oldukça fazla kullanılmış. Takip cihazında Arnol’un işi daha zordu ve içimizi kaldırmıştı kocaman bir aleti burnuna sokup takip cihazını çıkartmıştı. Colin ise bir cam parçasıyla elini kesip altındaki telefonu sökmesi yeterli oldu. Daha fazla spoiler vermeyi düşünmüyorum ama filmin sonu da farklı olduğunu söylemek lazım. İlk filmin sonunu düşünürsek filmin yapacağı gişe başarısına göre devam filminin gelebileceğine inanıyorum. Cinemaximum gibi pahallı sinemalar yerine daha makul bir yerde izlenebilecek bol aksiyonlu pişman etmeyecek bir film.

Filmin ilk yarısında bir kaç çiftin neden filmi terkettiğini analamadım. Eğer bir filmi terkedecekseniz lütfen başkalarının o filmi izlemeye devam edeceğini düşünün ve çevrenize rahatsızlık vermeden çıkmaya çalışın.

 

Ve efsane 3 memeli hatun