Amour 2012 Cannes film festivalinden Altın palmiye ödülü almış bir film. Belki hatırlayanınız vardır aynı festivalde Rezan Yeşilbaş “Sessiz” adlı filmi ile en iyi kısa film dalında Altın Palmiye ödülü almıştı. Rezan Türkiye’nin en iyi görüntü yönetmenlerinden biri ve bir çok Zeki Demirkubuz filminin de görüntü yönetmenliğini yaptı. Bir kaç gün önce Zeki Demirkubuz twitterdan Amour filmine övgü yazdı. Zeki ağabey söyler de izlemez miyim? Elbette hemen izledim. Zeki Ağabeyin dediği az kalmış ben film için kısaca ancak bunları söyleyebilrim; İzlediğim en güzel, en rahatsız edici, en durağan ve en “aşk” filmiydi Amour. Ciddi anlamda tavsiye ediyorum.
Oyuncuları tanımadığım için önceki filmleri konusunda google ukalalığı yapmayacağım. başroldeki iki tonton ihtiyarımız muhteşem bir iş çıkartmışlar. Özellikle Anne’in hastalığı inanılmaz oynamış. Neredeyse acaba gerçekten hasta birini mi oynatmışlar demekten kendimi alamadım. Georges’un Anne’e su içirmeye çalıştığı sahnenin sonunda yaptığı mimik beni benden aldı. Keşke bu iki oyuncunun daha önceki filmlerini izleyebilsem diye düşünmedim. değil. Eğer Fransız filmlerinden hoşlanıyorsanız yani, biraz durağan, az konuşmalı, etik, duyguları iyice özümseten filmlerden, mutlaka izleyin. Şu sıralarda ne yazık ki sadece Beyoğlu ve Capitol Spectrum sinemalarında izleyebiliyorsunuz. Acele edin her an gösterimden kalkabilir.
Filmimizin konusu birbirlerini sevmeye devam eden 80’li yaşlarda bir çift’in öyküsü. Başroldeki kadın oyuncumuz Anne emekli bir müzik öğretmeni. Aniden felç geçiriyor bir yandan hastalığı ve yaşlılığı kabullenmeleri gerekirken bir yandan yaşlılığın getirdiği zorluklarlada uğraşmaları gerekiyor. Bazen bakışlarla, bazen sözlerle, bazen kavga ederek, bazen susarak, bazen de gururla aşkı anlatıyorlar. Sonlara doğru daha fazla yakıcı ve üzücü olduğunu söylemeliyim. Ben bir kaç kere sigara arası vermek zorunda kaldım.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=F7D-Y3T0XFA]